Kelebeğin Rüyası filmini izleyenler olmuştur. Film vizyona
girmeden Kıvanç Tatlıtuğ’un ve Mert Fırat’ın film için ne kadar çok kilo verdikleriyle
ilgili haberleri eminim birçoğumuz okumuşuzdur. İnsanın sevdiği ve iyi yaptığı
işi için yapmayacağı şey yok diye düşündüm önce. Sonra, Türkiye’de film için
kilo alıp verenleri yeni yeni duymaya başladığımız aklıma geldi. Meryem Uzerli
de bir başka film için epey kilo vermişti. Bunlarla ilgili yazıları okurken,
dünyayı sallamış pek çok film ve onların oyuncularını araştırmaya başladım.
Kimler hangi filmler için kilo vererek veya alarak ne hale gelmiş, sizlerle de
paylaşmak istedim.
1980 yapımı Raging Bull -Kızgın Boğa- filmi ile Robert De
Niro 27 kilo alarak, filmin ilerleyen sahnelerinde ünlü boksör Jake LaMotta’nın
yaşlılığını oynamıştı. De Niro’nun bu 27 kiloyu alabilmek için Kuzey İtalya’da
ve Fransa’da deyim yerindeyse ‘alem’ yaptığı söyleniyor. Kendisinin en tanınmaz hali de bu halidir sanıyorum ki. Bakılacak olursa o yıllardaki filinta gibi adam gitmiş yerine bambaşka bir adam gelmiş gibi duruyor. Ben hala alışık olduğumuz Robert De Niro bir bağlantı kuramıyorum.
Christian Bale ise The Machinist -Makinist- filmi için 28
kilo vererek 52 kiloya düşmüştü. Bale, film çekimlerinden 4 ay önce başladığı
rejiminde ki buna rejimden ziyade açlık çekmek denir herhalde, günde bir bardak
kahvenin yanına bazen bir elma bazen de bir konserve ton balığı yediğini
söylemişti. Verdiği kilolardan daha da fazlasını vermeye çalışan Bale'i yapımcıların durdurduğunu da eklemek zorundayım.
Bu arada gerilim filmlerini sevip de Makinist filmini izlemediyseniz mutlaka izleyin derim.
Kurgusu ve oyunculuklarıyla size harika bir 1,5 saat geçirtecektir.
Üniversite öğrencisiyken izleyip “Ne çok
FedEx reklamı yapmışlar.” dediğim Cast Away -Yeni Hayat- filminde Tom Hanks’in 23
kilo verdiğini biliyor muydunuz? Filmde şehir hayatının içinde gayet gıdısı ve
göbeği yerinde olan Hanks, adada haliyle zayıf biri olarak karşımıza çıkıyor.
Hanks’in vücudundaki değişimin sağlanabilmesi ve o 23 kiloyu verebilmesi için
filmin çekimlerine 14 ay ara verilmiş. Prodüksiyon açısından epey ilginç bir deneyim olmalı.
Wilson marka voleybol topunun Robinson
Crusoe romanındaki Cuma olduğu film, epey vasat bir filmdi, ama Tom Hanks'in oyunculuğu takdire şayandı. Ayrıca o yıllarda bu filmin beni çok eğlendirdiğini de söylemem gerek.

En sevdiklerimden biri olan 2010 yapımı Black Swan -Siyah Kuğu-
filminin başrol oyuncusu Natalie Portman, The Swan Queen Nina Sayers rolü için
9 kilo verenlerden. Zaten zayıf olan Portman, 9 kiloyu vererek iyice iğne
ipliğe dönmüştü. Haftanın her günü günde 5 saat çalışarak bu kiloyu veren
Portman, bir balerini canlandırdığı bu rolüyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını da
kazanmıştı.
Yine aynı filmde oynayan Mila Kunis de filmdeki rolü için 9
kilo vermiş. Beş ayda 9 kiloyu veren Kunis, sadece birkaç gün içinde verdiği
kiloları geri almış.
Ryan Gosling denen yakışıklının ise herkesten farklı bir
hikayesi var. Peter Jackson’ın The Lovely Bones -Cennetimden Bakarken- isimli
fantastik filminde genç bir babayı oynamak üzere anlaşılan Gosling’in çekimler
başlamadan aldığı kilo tam tamına 27 kilo. Kiloları aldıktan sonra film setine
giden Gosling, setteki herkesi hayrete düşürüyor ve kiloları yüzünden filmdeki
rolünden oluyor. Haagen Dazs dondurmalarını eriterek içen ve bu sayede kilo
almayı başaran Gosling, senaryodaki baba rolünün kilolu olması gerektiğine
inanarak kendi kendine kilo almaya karar veriyor. Cennetimden Bakarken filmine
Gosling yerine Mark Wahlberg seçiliyor.
Merhaba sanırım yenisiniz blog işinde umarım daha da gelişme imkanı bulursunuz benim size önerim tema ve arka planı değiştirin kendinize özel bir fontla başlık ekleyin ve Şablonlar> Özelleştir den genişlikleri ayarlayın siteniz daha hoş duracaktır arka planda mutlaka iç açıcı olsun. Belirteyim size işinizi öğretmiyorum sadece birkaç öneri iyi günler dilerim :)
YanıtlaSilwintsumm.blogspot.com
Merhaba,
SilEvet hem de çok yeniyim. :) Hatta farkındayım blogum da "ben acemiyim" diye bağırıyor. Yorumlarınız benim için çok değerli. Mesaim biterse eve gittiğimde mutlaka bugün ilgileneceğim. Bitmezse hafta sonu. :) Teşekkür ediyorum.
Hiç önemli değil bütün sorularınıza açığım. Ayrıca blog yazmanız da çok iyi bir çok insan tarafından önemsenmeyen bu iş bana göre çok değerli ve anlamlı. Yazmaya devam edin bir gün birileri sizi keşfedecek ve blogunuzu takip etmeye başlayacak böyle giderek de ününüz giderek artacak siz yeter ki blogunuzu güncel tutun. Bende her ne kadar birçok şeyi bilsem de takip eden kişi yok diyebilirim :) Ama zamanla olur inş.
YanıtlaSilÖzür diliyorum eklemeyi unuttum. Blogunuzun adresini çeşitli sitelerde yaptığınız yorumların altına koyarsanız ilgi artabilir. Belkide birilerinin ilgilerini çeker diye koyun en azından.
YanıtlaSil