20 Şubat 2013 Çarşamba

İş Gezisi Kaçamakları: Seyahatte Diyet Yapmanın Zorluğu


İşim sebebiyle yıl içerisinde sık seyahat ediyorum. Belki 10, belki 15 farklı şehre gidiyorum. Gittiğim illerde ücretsiz eğitim düzenlediğim için insanların bana olan ilgisini ve sevgisini kelimelere dökmem imkansız. Her ilde 2-3 gün kalıyorum. Dolayısıyla ilk gün eğitimlerinde şu konuşmalar vuku buluyor:

+ Nerede kalıyorsunuz?

- Bilmem ne otelde.

+ Ne zaman geldiniz İstanbul’dan?

- Dün öğle saatlerinde vardım.

+ Eee? Ne yaptınız tüm gün? Daha önce gelmiş miydiniz?

- Hayır, ilk kez geliyorum. Dün de otele yerleştikten sonra şöyle bir dolaştım çevrede. Bilmem nereyi söylediler otelden, yemekleri güzelmiş. Orada akşam yemeği yedim. Sonra da otele döndüm.

+ Orası güzeldir, ama şu lokanta çok daha iyidir. Bu akşam size şehrimizin en meşhur yemeğini yedirelim. Misafirimiz olun.

Otelin önerdiği, şehre gitmeden daha önce giden arkadaş, eş, dost tarafından tavsiye edilen ve Google aramaları sonucu bulunan lokantaların hiç biri, eğitime gelen ve bu konuşmaları yaptığım insanlar tarafından beğenilmiyor. Mutlaka daha iyisi oluyor ve ilk günkü eğitimlerin sonunda “daha iyi” diye belirtilen lokantaya gidiliyor. Masa donatılıyor. “Aman şundan da deneyin” nidaları arasında patlama noktasına gelene kadar yenilip içiliyor. Sonuç: Gelsin kilolar!

En son Gaziantep seyahatimde yediğim kebaplar, beni çok fena tırmalamış, otele gelince içilen yeşil çay fayda etmemiş, gecenin iki buçuğuna kadar yatak tepesinde oturmama sebep olmuştu. Bunlar tatlı kilo alışlar, ama sonrasında İstanbul’a döndüğümde sadece tek bir akşam yediğim yemekleri iki hafta boyunca yemeyerek, spor yaparak vermeye çalışmam çok acıklı. Neden mi? Çünkü o bir tanecik günde alınan kilolar iki hafta uğraşsan bile vücudundan atamadığın yağ kütlelerine dönüşüyor.

Şimdi önümde 7 günlük bir Amerika seyahati var. Hangi arkadaşıma, tanıdıklara “Amerika’ya gidiyorum, hem de ilk kez, çok heyecanlıyım” desem bana yemek yenecek yerleri sıralıyor. Yok “down town”da muhteşem bir lokanta varmış, mutlaka oraya gitmem lazımmış. Soho’da bilmem ne ara sokağında minik, şirin bir lokanta varmış, herkes bilmezmiş, mutlaka oraya gidip bilmem ne yemeğinden yemem lazımmış. Kalacağımız otelin iki sokak aşağısında gurme bir lokanta biliyormuş, gitmeden dönmemem gerekirmiş. Pazar günü brunch, mutlaka bilmem nerede yapılmalıymış. Bunların ardı arkası kesilmiyor ve daha çok yeni diyete ve spora başlamış biri olarak, tüm bu yeme içme tavsiyeleri kara kara düşünmeme sebep oluyor. Haaa, bir de her yerde büyük beden kıyafeti çok kolay bulacağımı söyleyenler var. Bir kişi de çıkıp “Sakın çok yeme”, “Aman Amerika’da porsiyonlar büyüktür, dikkat et” demiyor.

Peki ben ne yaptım? Haritayı açtım önüme. Hazırladığımız programı da aldım, boş olduğumuz ve erken kalmamızı gerektirmeyecek günler için güzel bir yürüyüş programı hazırladım kendime. Kalacağımız otelin 2 sokak arkasında Central Park var. Gayet büyük, sonu Harlem’e çıkıyor. O kadar uzağa yürüyeceğimi sanmıyorum, ama sabahları Central Park’ta bir yürüyüş fena olmaz diye düşünüyorum. Tabii ki New York’a gitmişken Özgürlük Anıtı’nı yakından görmeden dönmeyeceğim. Serbest zamanlardan birinde otelden çıkılıp Özgürlük Anıtı’na yürüyüp, fotoğraflarını çekip otele geri geleceğim. Bizim program o kadar yoğun ki, nereye ne sıkıştıracağımı zor buldum, ama bir diğer alternatif de sanat müzesi gezmek olabilir diye düşündüm. Şehrin 2 önemli sanat müzesi varmış. Bunlardan birine yine yürüyerek gidip müzede uzuuuuuuuun uzun dolaşmayı planlıyorum.

Yeme, içme kısmına gelince; madem Amerika porsiyonları çok büyük, benim kilo verme hevesim o porsiyonlardan daha büyük diyerek usturuplu duran çocuk menüsü ısmarlayıp porsiyonlarımı ufaltacağım. Döndüğümde kilo almış olursam, beni vurun!

1 yorum:

  1. New york gercekten harika bir sehir. Central parkta yurumek hatta kosmak gerekir cunku amerikada cogu insan sokaklarda kosar. Fit hatunlari gorunce bence yemeklere o kadar saldirmazsin.

    Mutlaka metropolitan muzesini gezmelisin cok buyuk ve muhtesem. bana gezmek icin 1 gun yetmez demislerdi gerkcekten oyle...

    Yemeklere gelince onune konulan herseyi yemek zorunda degilsin. Zayif gurmeleri dusun butun gun yemek yiyip birde yazmak zorundalar ama yine de zayif olabiliyorlar...

    YanıtlaSil